Alemdar İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Alemdar şu anda ev almak
için en uygun şartların oluştuğuna dikkat çekerek; “ Önümüzdeki aylarda, konut
kredisi faiz oranlarının düşmesiyle birlikte konut fiyatları maalesef artacak.
Hele bu dönem arz fazla olmadığı için daha da artacak. O yüzden konut ihtiyacı
olan kim varsa asıl şimdi yani konut kredi faiz oranları yüksekken ev almalı.
İhtiyaç sahiplerinin şu anda konut kredisinden –ediyor gibi- oldukları zarar,
konut fiyatlarına gelecek olan zamların yanında çok basit rakamlarda kalacak.
Bana sorarsanız; “ Şu anda konut almanın tam zamanı!” şeklinde konuştu.
Abdullah Bey, son
zamanlarda sık sık gündeme gelen maliyetler ve enflasyonun yükselmesi, inşaat
sektörünü oldukça zorluyor. Konu ile ilgili olarak verilen bilgilere göre
talep azaldığı için konut fiyatları düşse de, vatandaşın alım gücü olmadığı için
konut satılamıyor. Konut fiyatlarında yüzde 20 oranında düşüş olmasına rağmen
malzeme fiyatlarının sürekli zamlanması sektör bileşenlerinin tepkisine neden
oluyor. Hükümetin Haziran ayından sonra işleme koyduğu antienflasyonist
politikaların henüz piyasaya yansımadığını gözlemliyoruz. Enflasyonun
düşmesi için bir yandan da yılbaşı işaret ediliyor. Bu konuda neler söylemek
istersiniz? Sektörel sorunlar sizce ne zaman çözülecek?
Maliyet enflasyonu sizinde belirttiğiniz gibi özelikle inşaat
sektöründe ciddi maliyet artışlarına sebep oldu. Bunun sonucunda da önce konut
fiyatları ciddi bir yükseliş gösterdi. Zaman içerisinde ise bir miktar
stabilete oluştu. Geçtiğimiz dönemlerde de belli bir oranda gerileme kaydetti.
Fakat malzeme fiyatları bu dönemde sürekli artış göstermeye devam ediyor. Bunun
en önemli sebepleri; enerji fiyatları, faiz girdileri,
faizden kaynaklanan işletme maliyetleri ve personel giderlerinin aşırı
yükselmesi olarak özetlenebilir. Özellikle şunu belirtmek istiyorum; geçtiğimiz
yıllarda yaptığımız hesaplamalara göre TUİK’in enflasyon oranı yüzde 60’lar
civarında olmasına rağmen bizim reel’de işçilik maliyetlerimiz yüzde 120 arttı.
Yani, inşaat sektöründe işçilik maliyetleri resmi enflasyonun iki kat üzerinde
arttı. Bu durum, konut üreticilerinin -işçilik maliyetlerinin
yükselmesine bağlı olarak- bir geri çekilmesini de beraberinde getirdi.
Bu geri çekilmeyle beraber üretim düştü. Hükümetimizin, Haziran ayından sonra
işleme koyduğu antienflasyonist politikalar şu ana kadar -sonuç vermedi -gibi
algılansa da bence sonuç vermeye başladı. Özellikle, CDS verilerinde son
yılların en iyi düzeyine geldik. Bu anlamda Türkiye çok rahat bir şekilde
borçlanabilir bir konuma geldi. Ayrıca Merkez Bankası rezervlerimiz son
yıllarda ilk kez artıya geçti. Bunlar, önümüzdeki dönem için güzel veriler.
Enflasyonun gerek baz etkisiyle, gerekse uygulanan para ve maliye
politikalarıyla önümüzdeki dönem düştüğünü de gözlemlemiş olacağız. Bizim
beklentimiz bu yönde… Hükümetimiz, yılbaşı için yüzde 40’lar düzeyinde
bir enflasyon oranı hedeflemekte. İnşallah yüzde 40’lı enflasyon oranını
yılbaşında görürüz. Bundan çok mutlu oluruz. Sektörün sorunlarının çözümü
direkt enflasyonun düşüşüne bağlıdır. Çünkü enflasyon düşmeden faiz
oranları düşmeyecek. Faizler düşmeden de konut sektöründeki satışlar
hızlanmayacak. Bu anlamda önümüzdeki dönemde, yılbaşına kadar ciddi düşüşler
göreceğimizi umuyorum. 2025 yılının en kötü ikinci çeyreğinde sektörün çok daha
hızlanacağını düşünüyorum.
1 Temmuz 2024 tarihi
itibarıyla kira bedellerinde uygulanan yüzde 25 zam sınırının kalkması ile
beraber konut piyasası da karıştı. İçinde kiracı olan konutların kira
bedellerinde fahiş artışlar yaşanırken boş konutlarda ise gerilemeler görüldü.
Konu ile ilgili olarak paylaşılan detaylara göre emlakçılar sosyal konut
vurgusu da yapıyor. Bu konuda ki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
Enflasyonun son iki yılda beklenenin çok üzerinde artması ile
birlikte hükümetimiz kiracıları koruma noktasında doğal olarak yüzde 25 artış
sınırı koymuştu. Bu sınır o dönem için işe yaradı. Bunun kalkmasıyla
birlikte değerinin çok altında kirada kalan konutlarda ev sahibi ve kiracı
anlaşmazlıkları had safhaya çıktı. Bir anda yüzde 300, yüzde 400 hatta yüzde
500 gibi zam oranları söz konusu oldu. Çünkü kiralar çok geride kalmıştı.
Kiraların bu kadar yükselmesinin en önemli sebeplerinden biri konut arzının son
iki yılda enflasyon, işçilik maliyetleri ve inşaat malzeme fiyatlarındaki
artışlardan dolayı ciddi bir düşüş yaşamasıdır. Türkiye genç nüfusu olan,
evlenme ve boşanma oranları oldukça yüksek olan bir ülke. Dolayısıyla bunların
hepsi konut talebini doğuruyor. Bu talebin oluşmasıyla birlikte arz
talebini de yükseltmeyip tam tersine düşürürseniz kiralardaki artışlarda
kaçınılmaz olur. Eğer İnşaat sektörü bir an önce ayağa kalkıp eski ivmesine
ulaşmazsa önümüzdeki dönemde kiraların çok daha hızlı ve çok daha yüksek
artışlarla karşımıza çıkacağını görebiliriz. Bu durum toplumda ciddi anlamda
hukuki sorunları da beraberinde getirecektir. Bununla ilgili olarak sektörün
bir an önce iyileştirilmesi ve tekrar eski ivmesine dönmesi noktasında karar
alınması gerekiyor. Türkiye geçmişte inşaata yatırım yaptığı için çok
eleştirilen bir ülke olmuştu. Her kriz döneminde de en büyük darbe inşaat
sektörüne vuruldu. İnşaat sektörü sürekli öcü gibi gösterildi. Eğer bir ülkede
kiralar artıyorsa, kira artışları kontrol edilemiyorsa, kira artışlarını
önlemek için devlet sınırlama koymak zorunda kalıyorsa bunun tek bir cevabı
vardır; Sizin arzınız yetersizdir. Dolayısıyla siz bu arzı artırma yoluna
gitmezseniz, bundan önce konuştuğumuz her şey boştur. Doğada, piyasa ve ticaret
alanında arz-talep dengesi önemlidir. Arz’ı düşük olan malın fiyatı yükselir.
Piyasada olmayan konutun kirası yükselir. Hatta şu anda çok daha acı bir durum
var. Bolu’da hiçbir zaman 1 yıllık peşin kira istenmezken aldığım
duyumlara göre şu anda 1 yıllık peşin kira isteyen ev sahipleri bile var. İşte
bu arz ve talep dengesizliği bizleri hiçte alışkın olmadığımız durumlara sevk
ediyor. Bunun dışında da fırsatçılık damarımızı da kabartıyor. Bunun tek çözümü
var; “Ne kadar talep o kadar arz!” Bu gerçeği bugün bir kez daha görüyoruz.
Konut arz ve talebinin
bozulmasıyla 2018-2024 arası kira fiyatları 6 kat, konut fiyatları ise 12 kat
arttı. Yıllar içerisinde sektörün olumsuz etkilendiğini anlamak için 2000 yılı
ile günümüz ev sahibi/kiracı oranına bakmamız durumu anlamamız için önemli bir
veri olabilir. 2000 yılında yüzde 64 olan ev sahibi olma oranı 2024 itibarıyla
yüzde 56'ya geriledi. Bu durumu önlemek için geçmişte çok önemli uyarılarınız
olmuştu. Bu konuda ki güncel yorumlarınızı alabilir miyiz?
Bu sorunun cevabının bir kısmını aslında önceki sorduğunuz
sorularda verdik. Burada asıl vurgulamak istediğim birkaç konu daha var.
Kiraların 6 kat, Daire fiyatlarının 12 artmasının sebebi devletimizin koymuş
olduğu yüzde 25 sınırdan kaynaklandı. Normal şartlarda şu anda kiralarda konut
fiyatları kadar artmış olacaktı. Fakat 1 Temmuz 2024 tarihi itibariyle bu
sınırlamanın kalkmış olması, önümüzdeki 1 yıl içerisinde kiralardaki artışlarında
konut fiyatlarındaki artışlara bir şekilde yaklaşacağını gösteriyor. Önümüzdeki
1 yıl içerisinde maalesef kiralar ciddi anlamda artış göstermeye devam edecek.
Ayrıca kiracı-ev sahibi olma oranlarının da düşmesi son derece acı verici bir
durum. Nüfusu artmayan ya da gerileyen bir ülkede bu düşüşü normal
karşılarız ama burada ters orantı var. Hem ülke nüfusu artıyor, hem konuta
ihtiyacınız artıyor. Bir yandan da konut sahibi olma oranınız 2000 yılına göre
yüzde 8 oranında düşüyor. Bu çok büyük bir oran. Diğer reel artışları da göz
önüne aldığınız zaman nereden bakarsanız yüzde 15’lere gelir. Bu durum
gerçekten konut ihtiyacının bir an önce çözülmesi ve sektör bileşenlerine bir
şekilde destek olunması gerektiğini gösteriyor. Bu konuda dediğiniz gibi geçmişte
uyarılarım oldu. Defalarca söyledim ve söylemeye de devam edeceğim. Konut
kredisi faiz oranlarının düşmesi bunun bir çözümüdür ama daha öncede
belirttiğim gibi “ilk evim” projesinin geliştirilmesi acilen gerekiyor. Burada
ilk ev sahibi olacaklara yönelik olarak; devletimizin, müttehitlerimizin ve
bankalarımızın bir fon oluşturarak mevcut faiz oranlarından en az yüzde 30
oranında bir sübvansiyon yaparak ilk ev sahibi olacakların mutlaka ev sahibi
yapılması gerekiyor. Bu proje; hem sektördeki iniş-çıkışların önüne set
çekecek, hem bankaların sunacağı konut kredisinin işlevselliğini artıracak, hem
de ev sahibi olma oranlarını yukarıya taşıyacak olan bir çözümdür. Bu projeyi
biz yıllardır savunuyoruz.
2024 yılı ilk çeyreğinde
konut satışları 279 bin adette kaldı ve 2023 yılının aynı dönemine göre yüzde
1,3 geriledi. Bu düşüş, konut fiyatlarındaki ani artış, konut kredisi faiz
oranlarındaki yükselme, krediye erişim zorluğu ve ipotekli konut satışlarındaki
azalış gibi faktörlere bağlanıyor. Sektör temsilcileri; “Banka faizleri şu anda
%55 civarında, %25-%30’lara bir şekilde düşecek. O zaman ev fiyatları çıkacak.
Yani evinizi satıp faize koymayın, Sonra almak çok zor olacak” şeklinde yorum
yapıyorlar. Bu konuda ki görüşlerini alabilir miyiz?
Nüfusu bu kadar artan ve konut ihtiyacı olan bir ülkede aslında
bu oranın gerilemesi değil artması gerekiyordu. Buradaki yüzde 1,3 oranı
nereden bakarsanız bakın yüzde 3 ya da yüzde 4 oranına denk gelir. Buradaki en
büyük sorunumuz üretim. Eğer üretimi biz yapamazsak konut kredisi
faizlerini yarın düşürseniz bile insanlar alacak konut bulamazlar. Konut
fiyatlarını o zaman yüzde 100 artırırsanız bu durum da enflasyon üzerinde
otomatikman bomba etkisi yapar. Dolayısıyla burada önce arzı artırmak için
gerekli çalışmaları yaparak altyapıyı oluşturmamız gerekiyor. Ondan sonra konut
kredi faiz oranlarının düşmesiyle birlikte eski güzel günlere yavaş yavaş
dönmemiz gerekiyor. –Ev satarak, faize koyarak, daha çok kazanmak - gibi
hırslar kesinlikle bizim toplumumuza göre değil. Bugün evini satarak faize
koyanlar için ileride ev satın almak zor değil bence imkânsız olacak. Yılda
diyelim ki 1 milyon liraya ev satıp bunu faize koyarak 500 bin lira
kazanacaksınız. Fakat o para sizin cebinize girdiği gün sattığınız 1milyonluk
konut ‘un değeri 3 milyon lira olacak. Yani % 100 zarar etmiş olacaksınız. Bunu
hiç söylemek istemiyorum ama konut kredisi faiz oranlarının düşmesiyle birlikte
konut fiyatları maalesef artıyor. Bu dönem arz fazla olmadığı için daha da
artacak. O yüzden konut ihtiyacı olan kim varsa asıl şimdi yani konut kredi
faiz oranları yüksekken ev almalı. Şu anda konut kredisinden –ediyor
gibi- oldukları zarar, konut fiyatlarına gelecek olan zamların yanında çok
basit rakamlarda kalacak. Ayrıca konut kredilerinde biliyorsunuz yapılandırma
diye bir olgu var. Sadece konut kredilerinde bu uygulama var. Bu yüzden
konutlara gelecek olan zamlardan yapılandırma sayesinde otomatikman
etkilenmemiş olursunuz. Bana sorarsanız; “ şu anda konut almanın tam zamanı!”
Son olarak ne söylemek istersiniz?
Öncelikli olarak rüzgâra kapılmamak lazım. Yön değiştirmemek
lazım. Herkesin bir stratejisi olmalı ve bu strateji doğrultusunda oluşturduğu
hedefe mümkün olduğu kadar sapmadan ilerlemelidir. Bugün faiz yüksek deyip
faize geçmek, Yarın dolar artacak deyip dolara geçmek, Diğer gün borsa artacak
deyip borsaya geçmek geçmişte bizim insanımıza çok paralar ve zaman
kaybettirdi. Sadece şunu söylemek istiyorum; “Size ne lazımsa ona yatırım
yapın.” Yani, altın lazımsa altına yatırım yapın. Kumaş lazımsa kumaşa yatırım
yapın. Konut lazımsa konuta yatırım yapın. Arabaya ihtiyacınız varsa da arabaya
yatırım yapın. Hiçbir şey pahalı değildir. Enflasyon artış hızıdır. Yükselmiş
fiyatlar enflasyon oranının düşmesiyle hiçbir zaman geri gelmez. Enflasyon
sadece fiyat artış hızıdır. Yani önümüzdeki dönemde fiyat artış hızı düşecek.
Ama bugün 3 milyon lira olan bir ev hiçbir zaman 2 milyon lira olmayacak.
Sadece fiyat artış hızları düşecek. Herkes bunu düşünerek yatırımını yapsın ve
hayatını planlasın derim.