Alemdar İnşaat son kampanyalarıyla daire sahibi olmak isteyen
vatandaşlarımıza önemli imkânlar sunuyor. TÜFE Endeksli Kampanya ile Gram
Altına Endeksli Kampanya’nın açılımı hakkında haber sitemize önemli açıklamalar
yapan Alemdar İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Alemdar; “Günümüzde gerek
alım gücünün düşmesi gerek maliyetlerin yükselmesi anlamında insanlarımız şu
anda barınma ihtiyacına ulaşmakta biraz zorlanıyor. Biz de firma olarak “bunu
nasıl kolaylaştırabiliriz? “ diye düşünerek her gün işin matematiğini yaparak
yeni kampanyaları yaşama geçiriyoruz. Bu anlamda müşterilerimize, dostlarımıza
ve Bolu halkına iki farklı seçenek daha sunmuş oluyoruz. Gelsinler,
incelesinler ve hangisi akıllarına yatarsa buna intibak etsinler” dedi.
Abdullah Bey,
geçtiğimiz aylarda “Sabit Taksit Sabit Fiyat” garantisiyle başlatmış olduğunuz
kampanya’ya ek olarak iki yeni kampanya daha başlattığınızı görüyoruz. Daha
önce yaşama geçirdiğiniz kampanyalar ilimizde büyük bir ses getirmişti. Bolu’da
birçok inşaat firmasının bu yönde kampanyalar başlattığını görüyoruz. Son
kampanyalarınız hakkında bilgi verir misiniz?
Türkiye genelinde
konut kredi faizlerinin belli bir noktanın altına düşmemesi durumunda İnşaat
sektörü kampanyalarla hem tüketiciye ulaşma adına hem tüketiciye daha güzel
imkânlar sunma adına hem de kendi önünü açma adına bu tip fikirleri
geliştirecektir. Biz bunu sizinle geçtiğimiz dönemde yaklaşık 3- 4 ay önce
konuşmuştuk. O zamanda söylediğim gibi “Birçok firma bizim yaptığımız işi yapar
bu da toplumda zaman içersinde belli bir noktaya ulaşır” diye belirtmiştim.
Tabii, bunu biraz daha ileriye götürmek lazım. Çünkü Türkiye’nin gerçekleri
ortada. Bu noktada bizim mevcut kampanyalara ek olarak iki kampanyamız daha
oldu. Mevcut kampanyamız bildiğiniz gibi bitmiş dairelerimizde yarısı peşin
geriye kalan bölümü 0,98 ile 60 aya ve 2019 yılında bitecek olan projelerimizde
120 aya kadar belli peşinatlarla 120 aya kadar taksitlendirme şeklindeydi.
"Buna ilaveten
iki kampanya daha başlattık”
Bunlardan bir tanesi
TÜFE Endeksli Kampanya. Bu kampanya da şöyle bir avantajımız var. Belli
bir faiz belirlenmediği için ve birinci yıla enflasyon farkını direkt
yansıtmadığımız için otomatikman bizden daire alacak olan vatandaşlarımız
0,98’e göre avantajlı duruma geliyor. Bunu açıklamasını görmek isteyen
müşterilerimizi ofisimize bekliyoruz. Ofisimizde detaylı anlatımlarımızı
yapacağız. TÜFE kampanyamızı hem bitmiş dairelerimizde hem de 2019 yılında
bitecek olan projelerimizde uygulayacağız. Dolayısıyla bu kampanyamızdan
büyük bir beklenti içersindeyiz.
“Bunun dışında 2’inci
kampanyamızda Gram Altına Endeksli Kampanya ”
Bu kampanyada da yine
faiz söz konusu değil. TÜFE’de de faiz söz konusu değil. Hem faizden uzaklaşmış
oluyoruz. Alım satım anlamında faizi kullanmamış oluyoruz. Hem de
vatandaşımızı da korumuş oluyoruz. Burada kimse zarar etmemiş oluyor. Netice de
insanların temel ihtiyaçları arasında yemek yeme, içme, giyinme ve barınmak
gibi temel unsurlar yer alıyor. Barınma ihtiyacının da bir şekilde insanlarımız
tarafından çözülmesi gerekiyor. Fakat günümüzde gerek alım gücünün düşmesi
gerek maliyetlerin yükselmesi anlamında aradaki makasın açılması vesilesiyle
insanlarımız şu anda barınma ihtiyacına ulaşmakta biraz zorlanıyor. Biz de
firma olarak ”bunu nasıl kolaylaştırabiliriz?” diye düşünerek her gün işin
matematiğini yaparak yeni kampanyaları yaşama geçiriyoruz. Bu anlamda
müşterilerimize, dostlarımıza ve Bolu halkına 4 tane seçenek sunmuş oluyoruz.
Gelsinler, incelesinler ve hangisi akıllarına yatarsa buna intibak etsinler.
Faizsiz seçeneklerimiz bir kere şu anda çok ön plana çıktı. Neticede faiz
hepimizin problemi dolayısıyla bu problemi de bu vesileler ile çözme şansımız
var. Hem İslami anlamda bir adım atmış oluyoruz. Hem de faizden müşterilerimiz
korumuş oluyoruz.
“Fiyatlarda şu anda
inşaat sektöründe ‘al’ gösteriyor”
Tüketici fiyat
endeksleri her zaman düşük çıkıyor. Üretici fiyatları endeksi şu anda çok
yüksek. Bu anlamda ikisinin de ortalamasını almıyoruz ki vatandaşımızı
koruyoruz. Burada en düşük olanını almayı tercih ettik. Buna ek olarak
ara ödeme koymadık. Belli bir sabit rakamı baştan belirliyoruz. Sabit fiyat
garantisiyle her yılın ortalamasını almak kaydıyla bunu devam ettiriyoruz.
Burada vatandaşımızın şöyle bir avantajı da oluyor. Eğer gelir imkânları artar
daha hızlı ödeme yaparsa çok daha az etkileniyor. Yani sabit bir faiz ödeme söz
konusu olmayacağı için geliri de her yıl en az TÜFE oranında artacağı için hem ödemede
zorluk çekmiyor hem de ödemeyi hızlandırması durumunda TÜFE’ den etkilenmiyor.
Diğerinde diyelim ki faizi 60 ay yaptık ödemek zorunda… Bankadan 120 ay aldı
bunu ödemek zorunda… Burada böyle bir zorunlulukta yok. Bunu da sağlamış
oluyoruz vatandaşımıza. Dediğim gibi 2019 yılında bitecek olan projelerimizde
de bu imkân var. Fiyatlarda şu anda inşaat sektöründe “al” gösteriyor. Şu anda
bu durumda olan 2 tane sektör var. Biri İnşaat sektöründeki konut fiyatları
çünkü 2017 fiyatları ile hala satış yapıyoruz. İkincisi de bana göre
Borsa. Türkiye’de şu anda pahalanmayan iki şey var. Bütün sektörlerde
özellikle Perakende ve Gıda sektöründe ciddi fiyat artışları oldu. Bizim inşaat
sektörünün maliyetlerinde de anormal derece fiyat artışları oldu. Hatta bazı
kalemlerde % 100’ün hatta % 300’e varan artışlar oldu. Biz inşaat sektörü
olarak bunların hiç birini 2018 maliyetlerine yansıtmadık. Bunu inşaat
sektöründe faaliyet gösteren diğer arkadaşlarımız da yansıtamadı. Ticaret
odasında İnşaatçıları temsil ettiğim misyonumla bunu söylüyorum. İnşaatçı
arkadaşlarımızın hiç birisi bunu yansıtamadı.
“2019 yılında yeni
fiyatları maliyetlere yansıtmak zorundayız”
2019 yılında yeni
fiyatlarla daire satışına geçmek durumundayız. Zaten elimizdeki stoklarda
neredeyse bitme noktasına geldi. Özellikle yabancılara satış son dönemde çok
arttı. Ciddi bir sirkülasyon oldu bu dönemde… Vatandaşlığın 250.000 dolar
sınırına indirilmesi. Dolar ve Euro’nun yükselmesi yüzünden yabancıların
parasının değerlenmesi. Bizim konutlarımızın 2017 yılı fiyatlarıyla satılması
nedeniyle ucuz kalması yüzünden yabancılarda geçtiğimiz 2- 3 ay içersinde ciddi
bir satış oldu. Netice itibariyle yaklaşık 6 aydan bu yana Bolu’da konut
üretimi neredeyse durma noktasına geldi. Normal üretimin belki %
10’larına düştük. Yani bu süre içinde 1000 konut üreteceksek belki 100 konut
ancak ürettik. Dolayısıyla hem ciddi bir satış oldu. Hem de üretimde ciddi bir
daralma oldu. Tüm bunları hesapladığımız zaman 2019’da konutlarda benim
tahminime göre % 50 oranında bir fiyat artışı olacaktır. Konut almak isteyen
vatandaşlarımızın bu fiyat artışlarından etkilenmemesi için bu kampanyaları
kaçırmaması gerekiyor aynı zamanda da güzel bir yatırım yapmış olurlar. Şu anda
yatırım yapılabilecek iki sektör var. Bir tanesi inşaat ve konut sektörü.
Gerçekten fiyatlar çok cazip, kampanyalarda çok cazip. Şu anda bizim
arkadaşlarımızın birçoğu hemen hemen aynı kampanyaları yapıyor. Ya da
benzer kampanyaları yapıyor.
Son yıllarda İnşaat
sektörü altın yıllarını yaşadı. Bu yüzden gerçek mesleği Müteahhitlik olmayan
birçok isim ve firma ister istemez bu sektöre girdi. Bu açıdan Yapı
Müteahhitliği yetki belgesi ile ilgili sizce neler yapılabilir? Başka bir
deyişle herkesin Müteahhitlik yapmasının engellenmesi mesleğin gelişimi
açısından önemli mi?
Bu söylediğiniz sadece
İnşaat sektörü için geçerli değil. Hemen hemen birçok sektörde bu sorun
yaşanıyor. Herkes kendi alanının dışında iş yapmasının cazibesine zaman zaman
kapılabiliyor. Bu cazibe sıcak para olabiliyor, bazen KDV’den etkilenmemek
olabiliyor, bazen insanların monotonlaşan yapısında bir heyecan arayışı
olabiliyor. Gelişmiş ülkelere baktığımız zaman aile şirketlerinin özellikle çok
uzun soluklu yaşadığını görüyoruz. Bunun sebebi şirketlerin bir anayasasının
olması ve bu anayasa çerçevesi içersinde o işlerini yüzyıllara yayabilmesidir.
Dünyada bilinen en eski aile şirketi Japonya’da ve 1300 yıllıktır.
İkincisi Almanya’da 1100 yıllıktır. Bizim ülkemizde ise en eski bilinen aile
şirketimiz 100 yılı geçmiyor. Dolayısıyla bizim burada şirket yönetimi bazında
bir problemimiz var. İkinci problemimizde -İnşaat sektörüne has bir problemdir-
KDV problemi. Şimdi farklı sektörlerden bizim sektöre girenlerin % 80’ni KDV
amacıyla giriyor. Diğer sektörlerde şişen KDV ödemelerini İnşaat sektöründeki
KDV’yle sıfırlamak adına giriyor. Dolayısıyla bunu çözmenin çok kolay bir
yöntemi var. Bunu çözmenin en kolay yolu muhasebede faaliyetlerin ayrılması.
Yani bir kanun maddesi ile İnşaat muhasebesi ile diğer işlerin muhasebesi
ayrıldığı takdirde, her işin vergisi, her işin KDV’si kendi içinde tutulduğu
takdirde bu iş otomatikman çözülecektir. Örneğin ben dericilik yapıyorsam
dericiliğin gelir ve giderini aynı firma içersinden ayrı tutacağım. İnşaatını
ayrı tutacağım, Perakende de çalışıyorsam Perakendeyi ayrı tutacağım.
Otomotiv’de çalışıyorsam otomotivi ayrı tutacağım. Belki otomotivden KDV
ödeyeceğim ama inşaat’tan da KDV’yi alacağım. Yani böyle sirkülasyon oluşması
lazım. Bunu mutlaka çözmemiz gerekiyor. Bunu çözemediğimiz takdirde İnşaat
sektörü hep cazip olacaktır… Neden mi? % 17’lik bir fark var. “% 17’lik fark
bana yeter !” mantığıyla İnşaat sektörüne giriliyor. Maalesef bilmediğiniz
işlere girildiği zaman genelde zarar ediliyor. İnsanlar “kazanacağız” diye
giriyorlar ama kazanamıyorlar… Çünkü günümüzdeki en önemli maliyet
paranın maliyeti. Siz bir İnşaata girdiğiniz zaman en küçük İnşaata 5 milyon
lira para yatırdığınızı varsayalım. Bu 5 milyon liranın 2 yıl ve sizin
tecrübesizliğinizden dolayı 3 yıl bu sektörde kaldığını düşünürseniz burada
sizin kazanmayı düşündüğünüz % 17’lik bir rakam size bugünkü hesaplarla %
50’lere hatta % 60’lara çıkıyor. Hatta daha da yükseklere çıkıyor. İşi tam bilmediğiniz
için sektörsel anlamda çeşitli dolandırılma olayları ile karşı karşıya
kalabiliyorsunuz. Daire satışlarında da yeterli beceriyi yakalayamadığınız
takdirde bu bir fiyaskoyla sonuçlanıyor. Her şerrin bir hayrı vardır. Her
şerrin arkasında bir hayır gizlidir. İnşallah yaşadığımız şu anki durum hem
bizi hem de diğer sektörleri şapkalarımızı önümüze koyarak düşünmemizi
gerektirir diye düşünüyorum. Bunun sonucunda da tek bir şey söylüyorum. -Zaman
zaman bu hataları bende yaptım- ama ne olursa olsun insanların kesinlikle
bildiği işi yapması lazım, bildiği işe yatırım yapması lazım ve bildiği iş
üzerinden yürümesi lazım ki haksız rekabet oluşmasın. Neticede bizim işimiz bu
olduğu için ve KDV odaklı çalışmadığımız için KDV odaklı çalışan bir firmayla
rekabet etmemizde mümkün olmuyor tabi. Böyle bir durumda mutlaka herkesin bu
saatten sonra Türkiye’de en iyi bildiği işe yönelmesinde fayda olduğunu
düşünüyorum. Sonuçta ülkemizde serbest piyasa ekonomisi var. Herkes her işi
yapabilir. Kimseyi engelleyemeyiz. Dediğiniz kanun ve yasaları belirli
ölçülerde çıkarsanız bile mutlaka bir şekilde çözüm üretiliyor ve o işler yine
çözülüyor. Burada esas olan kafa yapımızın değişmesidir. “Yatırımcının kafa
yapısının değişmesi ve bu kafa yapısına göre de yatırımların şekillenmesi
gerekir “ diye düşünüyorum.
Abdullah Alemdar
deyince akla doğal olarak çevre duyarlılığı projesi geliyor. Bu konuda ciddi
girişimleriniz olduğunuzu biliyoruz. Önümüzdeki aylarda bu konuyla ilgili
olarak neler yapmayı planlıyorsunuz?
Şu anda önümüz kış
olduğu için bahar aylarına kadar fazla bir etkinlik yapma şansımız olmuyor.
Kışında yapılacak şeyler var. Özellikle hayvanlara yönelik olarak beslenmeleri
ile ilgili olarak bir şeyler yapılabilir. Şehir içinde su ve yem faaliyetleri
olabilir. Kuşlar için yemleme faaliyetleri olabilir. Doğadaki hayvanlar için
yemleme faaliyetleri olabilir. Onun dışında çevre ile ilgili gerçekten bir
konsept geliştirmek lazım. Bolu inanılmaz güzel bir yer. Tek kusurumuz bu yere
gereken değeri veremeyişimizdir. Çevremizi maalesef kirletiyoruz.
Bu konuda ne yapılması gerekiyorsa herkesin üzerine düşeni yapması gerekir diye
düşünüyorum.
Bir yandan da Bolu
Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu üyesisiniz. Sektörünüzü başarıyla temsil
ediyorsunuz. Bu süreçte önümüzdeki dönemde yapmayı düşündüğünüz projeler var
mı?
Bu dönemde biz Ticaret ve Sanayi Odası yönetim kurulu üyesi olarak seçildik. 9 kişilik yönetim kurulu üyesiyiz. 38 kişilik meclisinde doğal olarak üyesiyiz. İnşaat sektörünü Aydoğan Bey ve Hasan Bey ile birlikte 3 kişi olarak temsil ediyoruz. Onlar komisyonlarda ciddi anlamda görev yapıyorlar. Bizde Yönetim kurulunda görev yapıyoruz. İşin Türkçesi şu; “İnanın Ticaret ve Sanayi odasında yaptığım işten çok büyük bir keyif alıyorum”. Hiçbir beklenti olmadan, tamamen sosyal, tamamen özveri gerektiren bir iş. Herhangi bir getirisi olmayan bir iş ve ben herhangi bir getirisi olmayan işleri çok seviyorum. O anlamda severek ve özenle çalışıyoruz. İnşaat sektöründe yaklaşık 600 kayıtlı üyemizi temsil ediyoruz. En büyük grup bizde… Bununda yaklaşık 400’e yakını düzenli ödeme yapan bir grup. Netice de böyle bir yükün ve sorumluluğun altına girmiş bulunuyoruz. Enteresan bir şeydir ki; yaşadığımız şu dönem İnşaatçıların sıkıntılı olduğu bir döneme denk geldi. Dolayısıyla bizim görev ve sorumluluğumuz çok fazla arttı. Belirlediğimiz bütün sorunları gerekli yerlere anında ileterek çözüm üretmeye çalışıyoruz. Bu anlamda Sayın Türker Ateş ve Yönetim Kurulundaki diğer arkadaşlarımı da duyarlılıklarından dolayı çok teşekkür ediyorum. Şu anda en çok inşaat sektörü konuşuluyor. Onunla ilgili çalışmalar yapılıyor. İnşallah önümüzdeki günlerde çok güzel sonuçları alınacak. Sektörle ilgili çok güzel adımlar atılacak diye düşünüyorum. Bu konuda yaptığımız görüşmeler neticesinde beklentilerimiz oluştu. Sorunları biliyoruz. Çözüm önerilerini de sürekli gündeme getiriyoruz. Devletimiz de, hükümetimizde bu konulara duyarlılık gösteriyorlar. Özellikle Sayın Fatih Metin’e ve diğer siyasilere de sizin aracılığınızla teşekkür ediyorum. Gerçekten çok verimli bir çalışma oluyor. İnşallah bunu sürdürerek daha iyi noktalara getirmek istiyoruz. Bu arada bizi destekleyen tüm üyelerimize de teşekkür ediyoruz.