Alemdar İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Alemdar Bolu Objektif Haber sitesine verdiği özel röportajda çok önemli tespitler yaptı.
Abdullah Bey, konut satış maliyetleri artınca kâr marjları düşüyor. Buna yüksek kredi faizi nedeniyle azalan satışları ekleyince konut geliştiriciler, yeni proje geliştirmek yerine eldeki stoğa odaklanabiliyor. Yeni yatırımların olmayışı da istihdamı da etkiliyor. Bazı kesimler, bu zorlukların aşılması için öncelikle arsanın projedeki payının Avrupa'daki gibi yüzde 15-30 Aralığına gerilemesi gerektiğini ifade ediyor. Örneğin; 1 milyon dolar değerinde bir konut için uygulanan vergi Avrupa'da yüzde 3.8, dünyada yüzde 3.3, Türkiye'de ise yüzde 4 seviyesinde. Bu oranlar hakkında neler söylemek istersiniz?
Bu inanılmaz bir tespit. Çok güzel ve harika bir soru. Bunun için teşekkür ediyorum. Şu anda en büyük sıkıntılarımızdan biri arsa maliyetleri. Türkiye’deki arsa maliyetlerinin ne bir çizgisi var. Ne de bir trendi var. Kredi faizlerinin düşmesi, doların yükselmesi ya da inmesi, arsa üretiminin azalması gibi faktörler arsa bedellerinin yükselmesine sebep oluyor. Bunlar sonuçta en son olarak tüketicilerden çıkıyor. Son tüketici kim? Evi olmayanlar, garibanlar, dünyada bir evi ve arabası olması için çalışan insanlar. Sizin bunları onlara daha ucuza sunmanız için daha uygun bir fiyattan bize arsa sunmanız lazım. Siz bana Müteahhit olarak uygun arsayı sunabilirseniz. Bende uygun projeyi yapıp o müşterime uygun daireyi sunabilirim. Neticede müteahhitlik kârı dünyanın her yerinde 3 aşağı 5 yukarı bellidir. Yani bizim afakî oranlarda bir kâr beklentimiz hiçbir zaman olmadı. Bundan sonra da olmayacaktır. Neticede bizde ayakta durmak zorundayız. Biz sadece ayakta durarak kendi firmamızı, kendi personelimizi, kendi ekibimizi belli bir noktaya taşıma noktasında kârlılık istiyoruz. Onun için bu arsa maliyetleri ve arsaların satış değerleri ile ilgili mutlaka bir çalışma yapılması gerekiyor. Bunların makro planlarla yapılması lazım. 10, 20, 30 sene sonrasını, şehirdeki nüfus artış hızını, boşananların, yaşlanacak olanların neler olduğunu, ne kadar öğrenci geleceğini ve mevcut konutların eskime süreçlerinin planlanması lazım. Çünkü 20 sene 30 sene önce yaptığımız konutlar artık eskiyor ve bunlarda artık insanlar oturmak istemiyor. Bunların fizibilitesi yapılacak, yenilenecek mi? yoksa yıkılıp yeniden mi yapılacak? Tüm bunların planlanması lazım. Bunun içinde iller bazında- ülke çapında olursa işleyeceğini pek düşünmüyorum- içinde her kesimden insanın olduğu, uzmanlardan oluşan bir birim kurulup bunların hazırlayacağı planlamalar noktasında ayarlanması lazım ve belli marjların konulması lazım. Burada haksız rekabette doğuyor. Haksız rekabeti zaten baştan beri konuşuyoruz. Türkiye’deki her sektörden herkes her işi yapıyor. Türkiye’de herkes her işi yaptığı sürece ne bu arsa bedelleri geriye gider ne de bu iş düzelir. Gazeteci gazeteciliğini yapsın, fırıncıysa fırıncılığını yapsın. Yani herkes mesleği neyse, neyi iyi biliyorsa onu yapsın. Herkes, hangi süreçlerden geçmesi gerekiyorsa, hangi belgeleri alması gerekiyorsa o süreçlerden geçsin o işi yapsın. Çıraklığını, kalfalığını yapmadığın bir işin ustalığını yapmaya kalkmanın hiçbir manası yoktur. Gerçekten de bu arsa maliyetlerini düşürmemiz gerekiyor. Burada TOKİ bir dönem uygun evler sundu. Devlet, TOKİ’ye bedelsiz arsa verdi. Üstüne istediği kadar kat çıkma hattı verdi ama geldiğimiz noktada TOKİ’de bana göre sınıfta kalmış durumda. Sebebi şudur; enflasyon oranları yükseldiği için TOKİ’ye şu anda ödeme yapan vatandaşlarımızın tamamının aldığı evler bizim sattığımız evlerin fiyatlarının üzerine çıkmış durumda. Bu durumda ayrı bir handikap. Bu durumu da bir şekilde çözmeleri gerekiyor çünkü vatandaşlarımıza uygun fiyatlardan hesaplı konut veriyoruz ama sonrasında gelen maliyet yükü ile birlikte vatandaşlarımız yine o maliyet yükü altında eziliyor. Yani bize o bedelsiz arsaları verseler, bize isteğimiz katları verseler, TOKİ’den daha uygun fiyata daire vereceğimizin sözünü veriyorum. Netice de bizde Alemdar İnşaat olarak faizsiz ve bize ödemeli senetsiz satışlar yapıyoruz. Sonuçta tüm bunları birlikte yaşıyoruz ve görüyoruz. Zaten bizim işimizin % 45’i arsa maliyeti. Bunu çıktığınız zaman benim daire fiyatım nerelere düşer bir düşünün yani… Bizde katlar maksimum 3 kat ya da 5 kat. Onda ise10 kat gelip yapıyor adam. Ben bunla rekabet ediyorum ya da etmiyorum. Yani bu ülkede adalet varsa adalet herkese eşit olur. Yoksa da bu durum böyle sürer gider…
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Son olarak şunu söylemek istiyorum. Ben sosyal medya ve benzeri ortamlarda paylaşımlar yaparak insanlarla polemiğe giren birisi değilim. Öncelikli olarak Atatürkçü ve Milliyetçi bir adamım. Bunu kesinlikle her platformda söylerim ve altını çizerim. Milliyetçiliğim üzerine hiç kimseye laf ettirmem. Son dönemde özellikle yapılan bir şey var ülkemizde. İyi yapılana da iyi demiyoruz, kötü yapılana da bazen kötü demiyoruz. Hep beraber iyi yapılan bir şeye “iyi “ diyeceğiz. Hep beraber kötüyse de “kötü” diyeceğiz. Eğer bir şey iyiyse ve onu hep beraber iyiliğe taşıyamıyorsak o zaman bizim iyiliğimizin bir anlamı kalmaz. Eğer bir şey kötüyse ve orada susuyorsak ve ona kötü diyemiyorsak o zamanda yine kötülüğümüzün bir anlamı kalmaz. Yani en başta ben olmak şartıyla herkesin aklını başına alması gerekiyor. Bu ülke hepimizin. Bu ülkenin başına bir sürü felaketler gelirken politika yapmanın hiç kimseye bir faydası yoktur. Hangi kesimden olursa olsun politikayı bir kenara bırakalım. Öncelikli olarak bu ülkeyi nasıl kalkındırırız? İnsanlarımızın gelir düzeyini nasıl yükseltiriz? Nasıl sosyal bir devlet oluruz? Nasıl daha iyi günlere geliriz? Bunun üzerinden gitmemiz gerekiyor bence. Açıkçası son dönemdeki söylemlerin hiçbirine katılmıyorum. Hepsini birden toptan eleştiriyorum. Ortak müşterekler mutlaka vardır. Ortak müştereklerde buluşmasını bildiğimiz zaman insan oluruz. Şu anda en büyük sorunumuz insan olabilme sorunudur.